Saat 05:00, beklediğimden daha sıcak bir hava, -2 derece. Sığınak tipli betonarme bir yapının içinde kamuflaj hazırlıklarına başlıyorum. Kamuflaj örtüsü ile kapatılmış pencereye 600 mm takılı Canon 1Dx'i yerleştiriyorum. Güneş bir buçuk saat sonra kendini gösterecek. 15 metre önümdeki leş birikintisini yırtıcı kuşların ziyarete başlaması için oldukça zaman var. Şimdi çay zamanı. Arka odadaki piknik tüpünde su ısınmak üzere.
Çayın demlenmesini beklerken ara sıra önümdeki alanı fenerle aydınlatıp kontrol ediyorum. Köpek sesleri ve ulumalar var ama şimdilik leşlerin etrafında birşey görünmüyor.
Çayımı koyarken ulumaların çoğaldığını duyuyorum. Ulumalar çoğaldıkça köpek havlamaları da artıyor. Köpekler mi uluyor yoksa etraf kurt mu dolu düşüne-dururken yarım ekmek, domates, peynir sofrasını kuruyorum.
Kahvaltı, çay devam ederken sık sık makinem orada duruyor mu diye kontrol ediyorum. Ayılar meraklı olurlar bilirsiniz. Şimdi gelir de benim 600mm lens ile ilgilenir ise hiç iyi olmaz. Kendimi bu düşüncelerle eğlendirmeye çalışsam da "gelir ise lensi alsın da bana bulaşmasın" dediğim anlar da oluyor tabi.
Köpeklerin leşlere fazla dadanmasını önlemek için bulundurduğum maytapları kullanıp, seslerden sayıları artıyor gibi gelen kurtları kaçırmakla kaçırmamak konusunda kararsızım. 06:38 de hava herhangi bir ışık kaynağı kullanmadan 100 metre ötesine kadar görebilecek/seçebilecek kadar aydınlanıyor. Kurt sesleri yok oluyor. ISO'yu 1600 e getirip birkaç deneme çekim yapıyorum.
Köpekler leşlerin etrafında toplanmaya başlıyor. Birden köpeklerin donup kaldığını görüyorum. Hiç birşey yapmadan öylece duruyorlar. Ancak aralarında bir tanesi çok hareketli. Biraz daha dikkatlice bakınca bunun bir köpek olmadığını anlıyorum. Ve deklanşöre basmaya başlıyorum.
Çok telaşlı. Önce bir parça leş alıyor, leşlerin etrafında bir tur attıktan sonra ağzındakini bırakıp bana doğru yaklaşıyor ve kafasını yere eğip bir bakış attıktan sonra tekrar leşlere doğru yöneliyor. Etrafında bir tur daha atıp, bir, iki üç.. beş derken leşleri ağzında biriktirmeye başlıyor. Ağzına ne kadar çok şey sığdırdığına inanamıyorum.
Doğa fotoğrafçıları özellikle de memeli fotoğrafı çekenler bunu duyunca "adamı döverler" ama ağzında biriktirme olayını abartınca, yırtıcı kuşlara birşey bırakmayacak korkusuyla "hoşt.. hoşştt.. haydeee.. hıoşt" naraları atıyorum ve kurt kaçıyor. Neyse ki kendisini ve varsa yavrularını doyuracak kadar leş ile birlikte gidiyor.
Muhteşem bir yaratık, özellikle ağzındakini bırakıp bana doğru yönelip attığı bakışlar adrenalin yükseltiyor. O bakışlar esnasındaki kalp atışlarımdan o anda çektiğim kare de biraz etkilenmiş, diğerleri kadar net değil.
Hayır, o ağızındakini bırakmak da ne oluyor be kurt kardeş? "Bunu beğenmedim, sana geliyorum" dercesine. Üstelik kırmızı başlıklı kız muamelesi bile yok, büyükannemin geceliğini giymek, onun başlığını ve gözlüğünü takmak yatağa yatıp yorganı boğazına kadar çekmek de yok.. öyle aleni aleni üzerime geliyorsun.. ne oluyoruz yani?
"Kolların neden bu kadar büyük Büyükanne?"
"Seni daha iyi kucaklamak için!" dedi kurt.
"Kulakların neden büyük, peki?"
"Seni daha iyi duyabilmek için!" dedi kurt.
"Gözlerin neden kocaman, peki?"
"Seni daha iyi görebilmek için" dedi kurt.
"Dişlerin neden sivri peki?"
"Seni daha iyi yiyebilmek için" dedi kurt.
"hoşt.. hoşştt.. haydeee.. hıoşt" diye bağırdı fotoğrafçı.
Kurt kaçtı, oralardan bir avcı geçmesine kurdun karnını yarıp fotoğrafçıyı çıkarmasına gerek kalmadı.
"Böyle başlayan bir gün nasıl devam edecek, akbabalar, kartallar da o bakışları atacaklar mı?" düşünceleri arasında karar veriyorum: Şimdi kahve zamanı..
Not: Yakın çevremden tepkiler : "Kurda kuşa yem olacaksın!"
Çok telaşlı. Önce bir parça leş alıyor, leşlerin etrafında bir tur attıktan sonra ağzındakini bırakıp bana doğru yaklaşıyor ve kafasını yere eğip bir bakış attıktan sonra tekrar leşlere doğru yöneliyor. Etrafında bir tur daha atıp, bir, iki üç.. beş derken leşleri ağzında biriktirmeye başlıyor. Ağzına ne kadar çok şey sığdırdığına inanamıyorum.
Doğa fotoğrafçıları özellikle de memeli fotoğrafı çekenler bunu duyunca "adamı döverler" ama ağzında biriktirme olayını abartınca, yırtıcı kuşlara birşey bırakmayacak korkusuyla "hoşt.. hoşştt.. haydeee.. hıoşt" naraları atıyorum ve kurt kaçıyor. Neyse ki kendisini ve varsa yavrularını doyuracak kadar leş ile birlikte gidiyor.
Muhteşem bir yaratık, özellikle ağzındakini bırakıp bana doğru yönelip attığı bakışlar adrenalin yükseltiyor. O bakışlar esnasındaki kalp atışlarımdan o anda çektiğim kare de biraz etkilenmiş, diğerleri kadar net değil.
Hayır, o ağızındakini bırakmak da ne oluyor be kurt kardeş? "Bunu beğenmedim, sana geliyorum" dercesine. Üstelik kırmızı başlıklı kız muamelesi bile yok, büyükannemin geceliğini giymek, onun başlığını ve gözlüğünü takmak yatağa yatıp yorganı boğazına kadar çekmek de yok.. öyle aleni aleni üzerime geliyorsun.. ne oluyoruz yani?
"Kolların neden bu kadar büyük Büyükanne?"
"Seni daha iyi kucaklamak için!" dedi kurt.
"Kulakların neden büyük, peki?"
"Seni daha iyi duyabilmek için!" dedi kurt.
"Gözlerin neden kocaman, peki?"
"Seni daha iyi görebilmek için" dedi kurt.
"Dişlerin neden sivri peki?"
"Seni daha iyi yiyebilmek için" dedi kurt.
"hoşt.. hoşştt.. haydeee.. hıoşt" diye bağırdı fotoğrafçı.
Kurt kaçtı, oralardan bir avcı geçmesine kurdun karnını yarıp fotoğrafçıyı çıkarmasına gerek kalmadı.
"Böyle başlayan bir gün nasıl devam edecek, akbabalar, kartallar da o bakışları atacaklar mı?" düşünceleri arasında karar veriyorum: Şimdi kahve zamanı..
Not: Yakın çevremden tepkiler : "Kurda kuşa yem olacaksın!"
Muhteşem... İçinize yırtıcı memeli aşkı inmiş oldu artık. Bundan sonra kuşları es geçip kurt, vaşak, ayı çekmeye heves edeceksiniz gibi bir his doğdu içime. Gerçekten o bakış insanın içine işler. Harika bir an yaşamışsınız. Fotoğraflar ise şahane değerlendirmenizin sonucu. Saygılar selamlar Ömer Abi...
YanıtlaSil:) Bazen şaşırıyor. Halim moral veren sözlerin için teşekkür ederim. Diker ailesine selam ve sevgilerle. Vaşak, ayı ... bilemem böyle tesadüfler olursa belki, ya da senin gibi tecribeli biriyle arazi yaparsam yoksa zor iş.
YanıtlaSilÇok keyifli olmuş Ömer Abi, hem yaşadıkların, hem de yazdıkların :)
YanıtlaSilMustafa beğenmene sevindim, teşekkürler, selam ve sevgilerle.
SilKurt mu bu:)
YanıtlaSilEğlenceli yazın için eline sağlık abi. Günün tamamını da mutlaka kaleme almalısın abi. Merakla bekliyorum...eline sağlık. Sevgilerimle....
Serkan kardeş, mutfak ve banyo kaplamaları ile ilgili yazılarını merakla bekliyoruz :))) Lütfen oklarla açıklamalı olsun :) Desteğin için teşekkürler, iyi ki varsın.
Sil:) koltuk tasarımları için yardımı furtun ailesinden alacağım:))
SilUygun bir zamanda neden olmasın. Sizin şansınızdan bende istifade ederim. Hepimizden çok selam...
YanıtlaSilFotoğraflarıyla da akıcı hikayesiyle de keyif veren yazını bir solukta okudum. Eline sağlık Ömer Abi.
YanıtlaSilErcan Üç
Ercan beğenmene sevindim, teşekkür ederim. Selam ve sevgilerle
SilHarika ya.... cok guzel... düşünemiyorum o heyecani. Her şeye rağmen fotoğraf ve o ani yakalamak insana her seyi unutturuyor. Yalniz kurdun o bakışı ürkütücü. Tebrik ederim. Hikayesini ise bir solukta okudum.
YanıtlaSilÖzden teşekkür ederim. Gerçekten müthiş anlardı. Selam ve sevgilerle
SilMüthiş bir macera Ömer Bey. Birde ilgimi çeken köpekler kurdun aralarında dolaşmasına hiç tepki vermiyorlar mıydı? Aralarında bir hiyerarşi var mı?
YanıtlaSilSayenizde yeni bir şey daha öğrenmiş olduk Ömer Bey benim anladığım normalde ezeli düşman olan kurt ve köpek aynı anda besleniyordu yani birinin gelişi diğerini oradan uzaklaştırmıyor.
SilSanırım yiyecek miktarı ile de ilgili. Herkese yetecek kadar var ise sorun olmuyor ama aksi bir durumda neler olur bilemiyorum.
SilBir çırpıda okudum. Çok güzel ve heyecanlı. Tebrikler Ömer bey.
YanıtlaSilNot bıraktım, bir dahaki gidişinizde bana haber verecekler gizlice yaklaşıp bu bol şanstan istifade edeceğim :)
Her daim bol şanslar. Sevgi ve selamlar...
:)) Yol öyle.. çayı kim yapacak?.. Sziz de içeri alalım lütfen :) Teşekkürler, selam ve sevgilerle.
SilO heyecanı yaşar gibi oldum :) Çok güzel anlatmışsınız; tebrikler.
YanıtlaSilSadık bey teşekkür ederim, beğenmenize sevindim. Selam ve sevgilerle..
SilŞans mı dedin :) Bir kareye 7 kurt sığdıran birini tanıyormusun? :)
YanıtlaSilÖmer Bey,
YanıtlaSilOrada olmak vardı, dedirten anlatımınızla, nefis bir kırmızı başlıklı düzenlemesi.:))
Elinize sağlık, daha bir imrendim lokantaya, hele bir kar yağsında.
Sevgilerimle.
Cevat Kopanoğlu
Cevat bey beğenmenize sevindim, teşekkür ederim. Kar yağışlı bir günde görüşeceğiz demek ki.. Dostlarla daha da keyifli oluyor. Niyetiniz olduğunda konuşalım. Sevgi ve selamlarımla..
SilYusuf ÖZBEY
YanıtlaSilÖmer hocam soluk almadan okudum yazınızı fotoğraflara söylenecek söz dahi bulamıyorum gerçekten çok etkileyici bir anı yazınızla birlikte yaşadım adeta çok özel bir gün yaşamışsınız hele sakallı akbabaya resmen eridim bittim emeklerinize sağlık
Yusuf teşekkür ederim, beğenmene sevindim. Urfadaki değerli çalışmalarını ilgi ile takip ediyoruz. Yöredeki tüm arkadaşlara selamlar.
Silkeyifli anlatımla bütünleşen güzel fotoğraflar, yanında çayımı yudumluyormuşum hissi verdi abi :)
YanıtlaSileline sağlık.
Kazım Hocam bu sevdanın ilk günlerinde verdiğin desteği hiçbir zaman unutmayacağım. Herzaman değerli yorumlarınla moral yüklüyorsun. Teşekkürler, selam ve sevgilerimle.
Silömer bey aslında uzun uzun yazdım ama nasıl oldu bilmiyorum yayınla dediğimde silindi.
YanıtlaSilbütün yazılarınız gibi çok büyük keyif alarak okudum.
şiir tadında ki fotoğraflarınız ve yazınız için tebrik ederim.
ellerinize sağlık..
Aslan Ünsal
(fotoğraflarınızı da sitenizden ilgiyle izliyorum.siz dahil yönetimde ki birçok kişinin neden trakus da paylaşmadığınıda merak etmiyor değilim..:)
Sevgili Ömer bey "CANON R" hakkindaki dusuncelerinizi burada veya TRAKUS tan
YanıtlaSilalabilimiyiz. Bilhassa kus VIDEO cekimlerinde, tesekurler, sevgilerimle (KURT resimleri muthis, iri de bir kurt)